0
Ringelmann Etkisi diye adlandırılan Sosyal Tembellik, aslında hayatımız ile iç içe olan ve farkında olmadığımız veya farkında olmak istemediğimiz bir durumdur. Etkilendiğim ve başarı ile sonuçlanan bu deneyde, insanların diğer insanlar içindeki tembellik durumu ele alınıyor. Hiç inkar etmeyin, hepimiz bu psikolojik durumun içinde bulunduk, ve bulunacağız. :) Evet.. Bizim bu psikolojik durumumuzu ifşa eden isim, Max Ringelmann.

1883’de, Max Ringelmann önderliğinde, insanın tembel olduğunu kanıtlama amacı ile gerçekleştirilen bu deneyde, “İnsan tembeldir.” yargısına bilimsel olarak ulaşıldı. Deney 20 kişi ile gerçekleştirildi. Öncelikle, bir ipin ucuna bir adet dinamometre takıldı. (Bu alet, kişinin ne kadar kuvvet harcadığını ölçmek için kullanıloyordu.) Sonra bir kişiden o ipi tüm kuvveti ile çekmesi istendi. Buraya kadar tembel değiliz. :)
Ringelmann Etkisi şimdi başlıyor, bir kişi ile yapılan deney sonrası ikinci bir kişi deneye dahil oldu. Bu sefer, iki kişiden tüm gücüyle ipi çekmesi istendi. İlk deneyde kullanılan deneğin, bir önceki deneye göre %7 daha az performans harcadığı gözlemlendi. Sonra, deney 4 kişiyle tekrar yapıldı. Performans kaybı %13’e yülseldi.


Deney 6-8-10 kişiyle tekrarlandı. Kalabalık arttıkça, kişinin farkedilebilirliği azalıyordu. Kişi farkedilmediği için, bir gayret göstermekte istemiyordu. Deney en kalabalık hali ile tekrarlandığında, asıl deneğin %50 oranından fazla performans kaybettiği görüldü. Psikologlar, Sosyal Tembellikolayını bu deneye bağlı olarak Ringelmann Etkisi olarak tanımladılar.

Yani işin özeti, insanoğlu tüm başarıyı kendi sahiplenmeyecekse, tam performansında çalışmıyor. “Amaan, bana mı kaldı?” havasında takılıyor, standart bir performans gösteriyor. Bu durumu istisnasız hepiniz yaptınız. İstiklal Marşı’nda yeterince bağırmadınız, birkaç arkadaş bir şey kaldırırken tam gücünüzü kullanmadınız.. İşte buna, Ringelmann Etkisi, yani Sosyal Tembellik deniyor arkadaşlar! 😀 Hadi ama.. itiraf edin. Max Ringelmann hepimizi yakaladı :(

Yorum Gönder

 
Top